Nalbantoğlu, Ulucami Cd. No:2, 16010 Osmangazi/Bursa
Orhan Gazi Parkı'nın bulunduğu geniş bir alana, Yıldırım Bayezid zamanında, 1396-1400 yılları arasında yapılmıştır. Osmanlı camileri arasında çok kubbeli anıtsal yapıların ilkidir. Ulu Cami’nin on iki büyük dört köşeli paye üzerine oturan yirmi kubbesi bulunmaktadır. Yıldırım Bayezid’in 1396 Niğbolu zaferinden sonra Ulu Cami inşaatına başlanmıştır. Caminin inşaatı bittikten sonra ilk namazı, aralarında Yıldırım Bayezid, Molla Fenari, Emir Sultan’ın da olduğu cemaate Somuncu Baba kıldırmıştır. Ulu Cami’nin ilk imamı, Mevlid’in yazarı Süleyman Çelebi'dir. Caminin içinde kubbenin altında yer alan şadırvanın on altı köşeli havuzu ve üç çanaklı fıskiyesi vardır. Minber kapısı üzerindeki kitabe, caminin bitiş tarihini 802 (1399-1400) yılları olarak göstermektedir. İki minaresi olan caminin batıdaki minaresi Yıldırım Bayezid, doğudaki minaresi ise Çelebi Sultan Mehmed zamanında yaptırılmıştır. Timur istilasında tahrip edilen cami, bu yıllarda tamir edilmiş, en büyük onarımı ise 1855 depreminden sonra yapılmıştır. Yapılış tarzı açısından Osmanlı mimarisinde özgün bir yapı olan Ulu Cami, 55 x 69 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Toplam iç alanı 3.165 metrekaredir. Türkiye’deki Ulu Camilerin en büyüğüdür. On iki ayak üzerine yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Son yıllarda bu açıklık camla kaplanmıştır. Duvarları tümüyle düzgün kesme taş ile örülmüştür. İmam odası bitişiğinde doğu kapısı tarafında yüksekçe bir yere asılan siyah örtü, Kâbe kapısının örtüsüdür. Mısır Seferi’nden sonra halife olan Yavuz Sultan Selim, Kabe’nin örtüsünü İstanbul’dan gönderilen yeni örtü ile değiştirmiştir. Yavuz, eski örtüyü ise Bursa’ya getirtip Ulu Cami’ye hediye etmiş ve kendi elleri ile taşıyıp asmıştır. Saf altın iplik ile üzerine ayetler işlenmiş olan örtü, yüzyıllar boyunca kararmadan kalmıştır; ancak caminin rutubet alması üzerine işlemeleri dökülmüş olduğundan günümüzde ayetler parlak ışık altında görülebilmektedir. Ulu Cami’nin iç duvarlarını süsleyen levhaların çoğunun altında, hattatının imzası bulunmaktadır. Büyük çoğunluğunun eksikleri Hattat Şefik Bey tarafından düzeltilmiş veya yeniden yazılmıştır. Cami içinde 13 ayrı yazı karakteri ile 41 ayrı hattat tarafından, duvara yazılmış 87 levha halinde, 192 adet yazı mevcuttur. Ayrıca çok değerli saatler, şamdanlar ve Kur’an-ı Kerim'ler bulunmaktadır.
Rivayete göre; “Somuncu Baba caminin yapıldığı sıra buraya gelir işçilere hayrına somun dağıtırmış. Somuncu Baba bir gün gene orda ekmek dağıtırken Hızır a.s’ın orda olduğunu fark etmiş, kolundan tutup “sen Hızırsın anladım” demiş. “Buraya gelip her gün namaz kılacağına dair söz vermezsen buradaki herkese senin Hızır olduğunu söylerim” demiş. Hızır (a.s) her gün geleceğine dair söz vermiş ama oda bir istekte bulunmuş. “Hangi vakit geleceğim bana kalsın” demiş. Bunun üzerine Hızır (a.s) Ulu camideki vav harfinin önünde her gün gelip hangi vakit olduğu bilinmez ama orda namaz kılarmış.”
Kaynak: https://www.google.com/maps/place/Ulu+Cami/@40.1838595,29.05968,17z/data=!4m7!3m6!1s0x14ca383f1ab219dd:0x26f1946c7d131ee3!8m2!3d40.1838595!4d29.0618687!9m1!1b1